Rahmetli Aliya İzetbegoviç’ten bir alıntıyla başlayalım: “Hatırlama, ilerlemiş medeni halklar ile geri kalmış ilkel hakları birbirinden ayıran ölçüttür. Medeni halkların anıları vardır. Önemli olaylarını hatırlayan halklar, tarih dediğimiz şeye sahip olurlar.”
Başka bir deyişle: Geçmişlerine ait önemli olayları koruyan, gerektiğinde her türlü tehlikeyi göze alıp, onları yaşatan toplumlar medeni olabilirler. Korunacak, uğrunda fedakârlık göze alınacak, anıları olmayan halklar medeni olamazlar.
Biraz daha özetle söylemek gerekirse: “Biz kimiz?” sorusu, elbette “Biz kimdik?” sorusunun cevabına bağlıdır. Nietzsche bu durumu “geleceğini inşa etmek isteyen, geçmişini anlamlı kılar” diyerek ifade ediyor.
Öyleyse, bedeli ne olursa olsun, “bizi biz yapan” değerler; korunmalı, savunulmalı ve yaşatılmalıdır.
Bir milletin, korunmayı ve yaşatılmayı hak eden iki temel unsuru vardır. Bunlardan bir tanesi dil, diğeri...