Eski günlerde, Türkiye deyince, bazılarının aklına sadece güneş, deniz, kum geliyordu. Bir de hamam, kebap, lokum ve içki.
Onlara göre: Doğu ile batı arasında bir köprüden ibarettik. Geçiş noktasıydık. Sütun değil, mozaiktik. Büyük bir pazardık.
Bitmedi: Avrupa’nın ileri karakolu, Batının garsonuyduk. “Dinler arası diyaloğun” temsilcilerindendik.
Çok şükür o günler geride kaldı. Nihayet mevsim değişti. Rüzgâr döndü. Kalpler uyandı. Allah gözümüzü ve gönlümüzü açtı...