Çanakkale, ‘yedi düvel’ bir olup, İslam’a ve Müslümanlara hücum edilen bir saldırganlığa karşı koyma destanıdır.
İngiliz ve Fransızların yanı sıra Avustralyalılar, Yeni Zelandalılar, Güney Afrikalılar ve Kanadalılar bir olup, İstanbul’a göz diktiler.
İngilizlere yardımcı olmak için aylarca bizimle savaşan gönüllü Yahudi taburunu da unutmayalım.
Mevcut tablo, İstanbul’dan yükselen, şu çağrıyı zorunlu hale getirmişti: “Ey Müslümanlar! Biliniz ki devletimiz, İslamiyet’in adüvvü canı olan Moskof, İngiliz ve Fransız Hükümetleri ile muharip bulunuyor. Emir-ul Müminin Hazretleri sizleri cihada davet ediyor.”
Bu davetin tam karşılığı aslında şu soruydu: “Düşmanlarımız burada, dostlarımız nerede?”
Tarafını belli etmek isteyen, on binlerce Müslüman gibi, Boşnaklar, Arnavutlar ve Pomaklar da yollara düştüler. Yeni Pazar’dan, Prizren’den, Üsküp’ten, İşkodra’dan, Kalkandelen’den, Tutin’den, Dragaş’tan, Gostivar’dan, Gelibolu ve diğer cephelere akın ettiler.