FETÖ’nün Balkanlar’da en güçlü olduğu ülke, Arnavutluk’tur. Bu ülkedeki örgütlenmelerinin gözde kurumu ise Arnavutluk İslam Birliği (Komuniteti Musliman i Shqiperise)’dir.
1990’lı yıllarda Arnavutluk’u mesken tutan FETÖ mensupları, iki binli yıllarda, Arnavutluk İslam Birliği’ne iyice yerleştiler. Görevden alma, müftülükleri kapatma, tehdit ve şantaj gibi yöntemler ile İslam Birliği genel kurul üyelerini, müftüleri ve müftülük üyelerini değiştirmeye başladılar.
Netice alamadıkları durumlarda, cinayet işlemekten bile geri durmadılar. Arnavutluk İslam Birliği eski Sekreteri Sali Tivari’nin, 13 Ocak 2003’de ofisinde üç kurşunla öldürülmesi olayı bu yaklaşımın en acı örneklerinden bir tanesidir.
Hazreti Ali (r.a), buraya kadar kaleme aldıklarımızı şu şekilde özetliyor: “Bir insanı layık olmadığı yere koymak zulümdür.”
Selim Muça’nın başkanlık görevini yürüttüğü 2004-2014 yılları arasında ise kurumun kılcal damarlarına kadar sızmayı başardılar. Bu esnada, Osmanlı’dan Arnavutluk İslam Birliği’ne miras kalan ama komünist rejim tarafından devlete devredilen ve rejimin çöküşünden sonra yeniden kuruma iade edilen vakıf mallarına da göz diktiler. Birçok vakıf eseri, şu veya bu şekilde elden çıkarıldı. Mesela, Tiran şehir meydanında bulunan, Süleyman Paşa Külliyesi bir Yahudi’ye satılmıştır.