Zaman zaman görüyor, duyuyoruz: Köşe yazılarına karışıldığı, haberlere müdahale edildiği söyleniyor. Daha açık söyleyelim: “Sansür var” deniliyor.
Sansür, “Basın ve yayın faaliyetlerinde yapılan ön denetleme, kontrol işi” anlamına geliyor. Sansürcü ise “Bu görevi yapan kimse” olarak ifade ediliyor. D. Mehmet Doğan’ın Büyük Türkçe Sözlüğünü açıp baktığımızda bize böyle söylüyor.
Aynı sözlükte, sansürsüz kelimesinin anlamlarından biri şu ifadeyle başlıyor: “Ahlak dışı unsurlar ihtiva eden...” Bunun, elbette, bizimle bir ilgisi yok.
Allah’a şükür ki, şunun bilincindeyim: Bize emanet edilen imkânlar, babamızın değil, ümmetin malıdır. Bilindiği üzere: Mümin ile münafık arasındaki üç büyük farktan biri, “emanet” bahsidir.
Mümin kimse, emanete ihanet etmez. Emanet, sadece bir kimseye teslim edilen mal ya da para demek değildir. Mevkilerimiz, makamlarımız ve yaptığımız işler de bizlere emanettir. İşini iyi yapmayan da emaneti ihmal etmiş olur.