Birkaç gündür, 1992-95 yılları arasında, Sırpların Bosna Hersek’te işledikleri cinayetleri izlemeye çalışıyorum. Tahammül sınırlarını yerle bir eden, insanlık dışı görüntüler.
Göz unutur, kalp unutmaz: Aradan geçen bunca zamana rağmen, bugün olmuşçasına, sarsılıyorum. Daha önce görmüş olmama rağmen, yeni haber almışçasına, duraksıyor, üzülüyor ve yıkılıyorum.
Sırp saldırganlar, bundan önceki dokuz seferde olduğu gibi, ilk fırsatta, yüzyıllarca beraber yaşadıkları insanları yok etmeye çalışıyorlar. Kendilerine güvenmiş ve sığınmış kişilere, hayatlarının en büyük pişmanlığını yaşatıyorlar.
Peki, neden?
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı’nın hazırladığı Balkan Harbi’nde Yanya Savunması ve Esat Paşa isimli kitabın ‘giriş’ bölümünde şu satırlar yer alıyor: “Olaylar ve felaketler hiçbir zaman oluştukları zamanlara ait sebeplere dayanmazlar. Tarihten kopup gelen olayların derinliklerine inilmez ve gerekli dersler alınmazsa, yakın bir gelecekte, aynı acı sahnelerle er veya geç karşılaşılabilir.”
Bu önemli tespitin ne kadar yerinde olduğunu anlamak ve Bosna Hersek faciasının gerçek sebebini gözler önüne serebilmek için geçmişe gitmeliyiz, gidelim.