Her fırsatta, “Anadolu’nun savunması Gaziantep, Şanlıurfa ya da Diyarbakır’dan değil, Irak’tan, Suriye’den başlar” diyoruz. Bir şey daha diyoruz: “Irak, Suriye ve İran’dan sonra sırada Türkiye var.” Bunları boş yere söylemiyoruz.
Irak, Suriye ve Türkiye’yi gösteren haritalara dikkatlice bakıldığında, Musul, Kerkük ve Telafer’in bir ‘tampon bölge’ oluşturduğu görülür. Musul, Kerkük ve Telafer; Irak, Suriye ve Türkiye’de yaşayan Kürt nüfus arasında bir ‘engel’ gibi durmaktadır. Buradaki Türkmenler başka yerlere yönlendirdiğinde, nüfus ve nüfuz alanı olarak; bu üç ülkede yaşayan Kürtler, harita üzerinde birleşme fırsatına kavuşacaklar.
Gelinen noktaya baktığımızda; yüz yıl önce Türk ordusunu Suriye ve Irak’tan çıkarmaya çalışanlar, bugün, Türk ordusunu bölgeden uzak tutmaya çalışıyorlar. Kuzey Irak’ta sahnelenen ‘referandum’ tiyatrosu, bu niyete yönelik adımlardan sadece bir tanesidir.
Kuzey Irak’ta olayların nasıl şekillendiğini, nereye vardığını ve varacağını gördük, görmeye de devam ediyoruz. Güneyimizde uydu bir ‘Kürt devleti’ kuruldu, kurulacak. Ve bu oluşum, en çok Türkiye’ye zarar verecek.
Bugünkü Irak’ta yaşananları ve bizi bekleyen tehlikeyi anlamak, sağlıklı değerlendirmelerde bulunmak için, mutlaka Birinci Dünya Savaşı yıllarına dönmemiz gerekiyor.