Rahmetli Aliya İzetbegoviç şöyle söylüyor: “Hatırlama, ilerlemiş medenî halklar ile geri kalmış ilkel halkları birbirinden ayıran ölçüttür. Medenî halkların anıları vardır. Önemli olaylarını hatırlayan halklar, tarih dediğimiz şeye sahip olurlar.”
Aliya’nın bu ifadesinde, dikkat çeken üç kavram vurgusu var: Hatırlama, anı ve tarih. Bir de her üç kavramı kapsayan hafıza.
Hatırlama, önem ve ciddiyeti, anı ise hatırlamanın içeriğini çağrıştırır. Her iki kavramın mahsulü, tarihtir. Bunun tersi de doğrudur. Tarih sahibi olmanın tabii neticesi, hatıra yani anı mevcudiyetidir. Tarihi koruyan ve bakımlı tutan ise hafızadır.
Aliya’nın sözlerine geri dönersek: Milletler, geçmişlerine ait önemli buldukları; bu nedenle bakımlı tuttukları, korudukları ve savundukları anılara yani tarihe sahipseler medenî olabilirler. Koruyacak, savunacak anıları olmayan, tarihi bulunmayan halklar medenî sayılamazlar.
Başkalarının hikâyelerini, masallarını ve destanlarını ancak kendi...