Hıristiyan ve Yahudi dünyasının tarihi, Müslümanlara karşı çifte standartla doludur. 1911’deki Türk-İtalyan Savaşı, bu konuya verilebilecek, en güzel örnektir.
Osmanlı devletinin zayıflamasıyla birlikte, Avrupa devletleri bu zayıflıktan pay kapma yarışına girişiyor. Fransa, Tunus ve Cezayir’i işgal ediyor, İngiltere de Mısır’ı.
İşgal yarışında geride kalmak istemeyen İtalya ise Trablusgarp’ı işgal etmek için kıyı şeridine asker çıkarıyor. Osmanlı denizden yardım göndermesin diye de On iki Ada’yı işgal ediyorlar.
Sonrasını herkes biliyor: Osmanlı, gerek yolladığı asker ve gönüllülerle, gerek bölge halkıyla birlikte, kuvvetli bir direniş hattı oluşturuyor. Birkaç sahil noktasında sıkışan İtalyanlar, içeriye doğru ilerleyemiyor.
Tam o esnada Balkan Harbi patlak veriyor. Balkan devletleri birleşiyor, İstanbul’u tehdit eder hale geliyor. Trablusgarp’ta pozisyonunu kaybeden Osmanlı, çaresiz, İtalya ile masaya oturmak zorunda kalıyor. 18 Ekim 1912’de imzalanan Uşi Antlaşması ile Trablusgarp, İtalya’ya bırakılıyor.