Acil olarak terk etmemiz gereken, bazı kötü alışkanlıklarımız var. Bunlardan bir tanesi: Konuşmayı, yazmayı, ahkâm kesmeyi çok seviyoruz. Fakat iş eyleme dönüştüğünde, sırra kadem basıyoruz. Söylediklerimiz ile menfaatlerimiz karşı karşıya geldiğinde, kazanan genellikle menfaat oluyor. Bu çelişki, ne yazık ki, hayatımızın her alanında böyle…
Birkaç tane örnek vereyim ki, demek istediğim daha iyi anlaşılsın: Evlatlarımızın sigara içmesini istemiyoruz, fakat ağzımızdan sigara eksik olmuyor. Çevremizdekilere kitap okumalarını tavsiye ediyoruz, fakat elimize kitap almıyoruz.
Kuşkusuz örnekleri çoğaltabiliriz. Her fırsatta, İslam kardeşliğinden söz ediyor, “Müslümanlar kardeştir” diyoruz. Vermeye gelince, kardeşliği falan unutuyoruz. Ayasofya’nın cami olması için bağırıp çağırıyor, çeşitli faaliyetler yapıyoruz. İş, cuma namazını orada kılmaya gelince, zorlanıyoruz.
Elbette bu satırları açıp can sıkıcı, ibret verici başka örnekler de sıralayabilirim. Fakat bu, bizi üzmekten başka bir işe yaramayacaktır. Olsun, yine de bir örnek daha vereyim: Asker kaçağı olarak arananlar, kahramanlık şiirleri yazıyorlar. Ve bir örnek daha: 15 Temmuz gecesi ortalıkta görünmeyen bazı kişiler, bize direnişi anlatıyorlar.
Görüyoruz ki, her zaman olan yine olmakta; kâğıtta yazan ile uygulanan birbirini tutmamakta. Bu çelişkiyi gözler önüne seren bir örnek yakaladım.