İslam ekseninde konuşursak, Türk ile Kürt arasında hiçbir fark yoktur. Kürtlük ve Türklük bir bütündür. Birbirlerinin öz kardeşi ve din kardeşidir. Eğer İslam’ı bir kenara bırakıp konuşursak, kardeş ile kardeş arasında bile pek çok fark vardır. Aynı elin parmakları birbirinden farklıdır.
Azerbaycan’daki kardeşlerimiz için “iki devlet, tek millet” ifadesini kullanırız. Fakat Türkler ile Kürtler için bu ifadeyi kullanmayız. Her iki toplum için vatan birdir. O derece biriz ve beraberiz, bir bütünüz.
Osmanlı Devleti, Kürtleri, büyük Türk ailesinin bir kolu olarak görmüştür. Onları azınlık değil, Osmanlı ülkesinin birinci sınıf vatandaşı ve sahibi olarak kabul etmiştir. Osmanlı Devleti’nin “Kürt sorunu” diye bir meselesi yoktu. Çünkü Türk sorunu yoktu.
Türkler ve Kürtler, tarih boyunca, karşılıklı olarak birbirlerine yardım etmiştir. Birbirlerine karşı işledikleri kusurları, yaptıkları yanlışları büyütmemiş, hoş görmüş ve üstünü örtmüşlerdir.
Osmanlı’nın en zor günlerinde, devletin yanında yer almayan ya da devlet düşmanlarıyla işbirliği yapanların hemen hepsi devlet sahibi olmuştur. Kürtler ise devlet sahibi olmak yerine, sadıklardan olmayı tercih etmişlerdir. Son ana kadar Türk kardeşlerini terk etmemişlerdir. Hilafete ve saltanata bağlılıklarını sürdürmüşlerdir. Bunun tersi de doğrudur: Türkler, son ana kadar Kürt kardeşlerini emperyalistlerin insafına bırakmamıştır.