Benim babam, işçi emeklisi. Ömrünün büyük bir bölümü inşaatlarda geçti. Soğuk demirciliğe, ilk delikanlılık yıllarında başladı. Türkiye’de ve Suudi Arabistan’da çalıştı. Etre yapmak, demir çekmek ve bağlamak.
Yurt dışında çalıştığı dönemde, senede bir defa, birkaç hafta görüşme imkânımız olurdu. Ortalama ayda bir mektubu gelirdi. Beyaz renkte ve kenarlı kırmızı-mavi şeritli zarflar. Hasret dolu satırların yanı sıra, fotoğraflar gelir ve giderdi.
Gelen mektupların üzerinde bolca pul olurdu. Bu sayede, pul koleksiyonuna merak salmıştım. O yıllarda pul koleksiyonu yapanların birçoğu için benzer bir durum söz konusuydu.
Arabamızın bagajında, mutlaka, iş eldiveni, inşaat teli ve demirci kerpeteni olurdu. Bir de kalıplar sökülürken hurdaya çıkan; kışlık yakacak ihtiyacını karşılamak için inşaattan toplanarak, eve getirilen odun parçaları.
Babam, ilerleyen yıllarda, müteahhitlik yapmaya başladı. Dolayısıyla, benim de gençlik yıllarım inşaatlarda geçti. Kereste, çivi, çimento, kireç...