Üzerinde yaşadığımız bu topraklar, yeryüzündeki emsallerine kıyasla çok özeldir. Neden mi? Şundan: Anadolu, Batı dünyasının kaybedip de geri alamadığı tek toprak parçasıdır.
Batılılar, kaybettiklerini geri kazanmak için büyük bir çaba içindeler. Her türlü yolu deniyor, ellerinden geleni yapıyorlar. Dün ve bugün yaşadığımız, yarın yaşayacağımız birçok sıkıntının temelinde işte bu gerçek vardır.
Birinci Cihan Harbi’nden önce Bağdat – Kudüs savunma hattı yıkıldı. Ardından Şam, Halep, Musul, Kerkük hattı kırıldı. Ancak Anadolu’daki savunma hatları çetin ceviz çıktı.
Nihayetinde, Anadolu duvarını yıktırmadık. Hıristiyan Avrupa’yı “içeri” sokmadık. İstiklal Harbi’nin ardından, geldikleri yere geri yolladık. Evet, çekildiler ama vazgeçmediler. Batı dünyasının ‘şark meselesi’ dediği dava henüz kapanmadı. Dosya, yüz yıldır açık duruyor.
Almanlar şöyle söyler: “Şansın çok az, ama yine de dene!” Diğer Batılar da onlara eşlik ediyorlar. Aslında sadece söylemekle yetinmiyor, fırsat buldukça şanslarını da deniyorlar.
Yüz sene sonra tekrar vatanımız, savunma hatlarımız tehdit altında. Bu kez kendileri gelmiyor, maşaları tercih ediyorlar. Çünkü canları tatlı, pabuç pahalı. Batılılar, içeri giremeyince, içimizdeki hainleri harekete geçiriyorlar.