Said Halim Paşa, aydın deyince, aklımıza ilk olarak gelen, gelmesi gereken isimdir. 6 Aralık, İslam ümmetinin en önemli mütefekkirlerinden biri olan, Said Halim Paşa’nın şehadet günüdür.
1921 yılında, İtalya’nın Roma şehrinde, evinin önüne geldiği esnada bir Ermeni komitacının kurşunlarına hedef olmuştur. Bu beyit, onun ardından, onun için söylenmiştir: “Rûhumu şâd eylesin Rabbi mecîd / Dâr’ı gurbette şehîd oldu Sa’îd.”
Said Halim Paşa’nın en büyük ayırt edici vasfı “düşünen kafa” olmasıdır. Onu Enver, Cemal ve Talat üçlüsünden ayıran da eser vermiş bir münevver olmasıdır.
Osmanlı’nın son dönemine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarına baktığımız vakit, Avrupa’ya dil öğrenimi ya da ilim tahsili için gidenlerin büyük çoğunluğu, ülkelerine döndükten sonra, dine ve dindarlara mesafeli kalmayı tercih etmişlerdir. Birkaç güzel adam, tam tersini yapmıştır. Bunlardan bir tanesi de Said Halim Paşa’dır.
Batı’da, İsviçre’de, siyaset bilimi eğitimi almış; Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce dillerini öğrenmiştir. Aldığı eğitim ve öğrendiği diller, onun özgüveninden hiçbir şey eksiltmemiştir. İslami değerlerden hiçbir zaman ümit kesmeyen bir dava adamı olarak yaşamıştır.