Atalarımız, “birlikte dirlik vardır” demişler. Birliğimiz bozulduğundan beri, ne dirlik kaldı, ne de düzen.
Osmanlı’nın birliğini bozanlar, Anadolu’da kalanları büyük bir yalnızlığa mahkûm ettiler. Doğuda ve Batıda örülen Ortodoks duvarı ile Türkiye’nin, Kafkaslar, Orta Asya ve Rumeli ile irtibatını zayıflattılar.
Cumhuriyet’in kurucu kadrosundan da hiçbir destek gelmeyince, herkes başının çaresine bakma derdine düştü. Rumeli’nde, rahmetli Aliya İzetbegoviç’in de mensubu olduğu Boşnaklar, Genç Müslümanlar (Mladi Muslimani); Sırplara karşı büyük direniş gerçekleştiren Müslüman Arnavutlar komiteci Balist ve Prizren’deki Türkler, Genç Türkler çatısı altında toplandılar.
Üsküp ve Köprülü başta olmak üzere Makedonya’daki Türkleri bir araya getiren hareket ise Yücelciler idi. Teşkilatın ana gayesi milli ve manevi değerlere sahip çıkmak, Türk kimlik ve benliğini korumak ve Türklerin yönetiminde söz sahibi olmasını sağlamaktı.
Eski Yugoslavya’da, Stalin destekli Titocular ile İngilizlerin omuz verdiği kraliyet taraftarı Mihaylovistler arasındaki mücadele neticelendiğinde, tek kaybedenin Müslümanlar ve özellikle Türkler olacağı aşikârdı. Üstelik İkinci Dünya Savaşı’nın ayak sesleri her geçen gün daha şiddetli işitiliyordu.