Sayıları azaldı ama hâlâ karşılaşıyoruz. Bazıları, “Cerablus’ta, Azez’de, Afrin’de ve Munbiç’te ne işimiz var” diye soruyor. Bu soruyu yöneltenler, alt katımızdaki daireye ateş düşmüşken, ‘bana ne’ dememizi bekliyorlar. Çok beklerler.
Lafı dolandırmaya gerek yok. Soru basit, cevap kolay: Antep, Maraş, Urfa ve Erzurum’da ne işimiz varsa; Halep, Rakka ve Musul’da, o işimiz var.
Osmanlı Devleti, Balkan sorununu çözemeyince, İstanbul’a kadar geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bilindiği gibi, işin içinde dış güçler de vardı. Birileri, bugün de benzer senaryoları konuşuyor ve hazırlıyor.
Şunu anlatmak istiyorum: Hıristiyan dünyanın yüzyıllardır yapmaya çalıştığı şey, Türk milletini bir daha savaşamayacak, İstiklal Harbi veremeyecek hale getirmektir. Türkiye parçalanmadan ya da felç olmadan, bölgesinde gerçekleştirilen projelerin başarılı olma şansı yok denecek kadar azdır.
Tam da bu sebeple çok uluslu terör şebekeleri ile sınanıyor, kuşatılıyoruz. Birçok Batı ülkesi, bu terör örgütlerine yardım ve yataklık yapıyor. Gaye belli: Kaybedip de geri alamadıkları son kaleyi yıkmak.