Cumhuriyet döneminin bütün anayasaları, ya askerlerin fiilen siyasetin içerisinde oldukları ya da darbe yoluyla, yönetime el koydukları dönemlerde hazırlandı.
27 Mayıs darbesinin ürünü olan 1961 Anayasası, vesayetçi sistemi inşa eden ve idame ettiren bir anayasadır. Bu anayasa, siyasetin alanını daraltıp, toplumu denetim altına almayı hedefliyordu. Ve tüm bunları, “devleti korumak” adına yapıyordu.
12 Eylül darbesinin mahsulü olan 1982 Anayasası da, 1961 Anayasası’nın ruhu üzerine inşa edilmiştir.
Türkiye’de bir kesim, garip bir ikilem yaşıyor: 12 Eylül darbesinin etkilerini ortadan kaldırmak isterken, 27 Mayıs darbesini “ilerici bir müdahale” olarak nitelendiriyorlar. Millet iradesine el koymanın, iyisi olmaz. 12 Eylül’ün etkilerini ortadan kaldırmak isterken, 27 Mayıs’a karşı özlem ve hasret içinde olamazsınız.
Yüz yaşına doğru emin adımlarla ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti, oldukça iddialı hedeflere sahip. Buna karşılık mevcut anayasa, hem bugünün ihtiyaçlarına cevap veremiyor, hem de hedeflerimizin gerçekleşmesine engel teşkil ediyor.