Yunanlıların, Müslüman Türk milletine olan kinini herkes biliyor. Bu hislerini, her fırsatta, Müslüman Türk milletine karşı bir fenalığa çevirmişlerdir. Bu sebeple: Anadolu’da ‘düşman’ kelimesinin karşılığı ‘Yunan’dır.
İslam’a ve Müslüman Türklere olan kini o kadar büyüktür ki, mesela, bir İslam beldesi olan Selanik çok kısa bir sürede Müslümanlardan temizlenmiştir.
Balkan Savaşları’ndan önce, bir vatandaşımıza, “gün gelecek, Selanik’te bir tane Müslüman kalmayacak, orası Hıristiyanların beldesi olacak” denilseydi; herhalde gülüp geçerdi. Ege sahillerindeki birine, “şu gördüğün adalar Yunanlıların olacak” deseydiniz, sizi ciddiye almaz, “git başımdan” derdi.
Neticede aklımıza gelmeyen, başımıza geldi. Selanik’i 1912 senesinde kaybettik. Bugün hiçbirimizin gündeminde bu şehir yok. Ancak Selanik’in teslim haberi İstanbul’da büyük bir dehşetle karşılandı. “Selanik’i nasıl terk edebildiniz, o güzelim yurdumuzu?” diye çıkıştı Mustafa Kemal bir arkadaşına. “Neden onu düşmana bırakıp da buraya geldiniz?” (Selanik Hayaletler Şehri, Sayfa 304)
Mustafa Kemal’in bu tepkisi, Lozan’dan sonra söylediklerini hatırlayanlar için hiç de şaşırtıcı değildir: “Allah izin verirse ve ömrüm yeterse, Selanik’i ve diğer birçok yeri geri alacağım.”