Yunanların İslam’a ve Müslümanlara olan kini o kadar büyüktür ki, adım attıkları yer, adeta insan mezbahası haline gelmiştir. Mesela, nüfusunun büyük bölümü Müslümanlardan oluşan Çamerya’da taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamışlardır.
Şevket Bella’nın kaleme aldığı Çameria Sorunu isimli eser, Çamerya soykırımını detaylarıyla ele alıyor. Kitapta altı çizilmesi gereken birçok yer var. Ama soykırım şahitlerinin ifadeleri, en ‘can alıcı’ bölüm olmuş.
Uzatmayalım, okurken bile kan donduran, bu şahitliklerden birkaçını aktaralım.
Fadil Nuriu, ailesinin katledilmesini şu şekilde anlatıyor: “Annem ve altı aylık kız kardeşimle birlikte evdeydik. Katiller evimize girdiler. Annemin üzerine benzin dökerek ateşe verdiler. Kendinden geçti, vücudu simsiyah oldu. Her yerinden kanlar akıyordu. Annemin kafatasını görebiliyordum. Dudakları yandı ve dişleri dışarı çıktı. Korkunç bir manzaraydı. Katiller, beşikteki kız kardeşimi öldürdüler. Korkunç acılar içinde ölen annemin cenazesini toprağa vermemize de mani oldular. Haziran sıcağında bedeni kokmaya ve kurtlanmaya başladı.” (Sayfa 87)
Voltaire’den ilhamla: Küçük insanların, büyük günahları olur.
Devam edelim.