- Hoş geldin! Gelir gelmez yine şahane tweet’lerle hayatımızı renklendirmeye başladın, “Selam gıybet dünyası, hiç mi özlemediniz be köftehorlar” diye seslendin. Hep mi bu kadar pozitiftin, hayat mı seni böyle yaptı?
Vatan Caddesi’nde gözaltındayken bile espri yapıyordum ben. İnsanları güldürüyordum. Oradan başka bir bölümü geçince, gözaltındakiler “Ya Atilla Taş’ı buraya getirin, adam bize moral veriyordu!” demişler... Hep böyleydim yani. Zaten başıma gelenlere mizahi açıdan bakamasaydım ruh sağlımı yitirirdim! Mizah beni kurtardı! Öbür türlü çok içine kapanıyorsun. Bir de ne olacak, niye alındın, ne zaman çıkacaksın bilmiyorsun. Ve iki tane ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorsun. Resmen idam yani. Eylem olarak önüne konulan da yazdığın yazılar, attığın tweet’ler. Bir şiddet eylemi yok, silahla zaten işim olmaz, hepsi fikir, bunun dışında bir de gazete yazmışım, ama yasal bir gazetede yazmışım...
- Toplam ne kadar yattın?
14 ay.
- İçeride tweet atmayı özledin mi?
(Gülüyor) Özledim. Ara sıra okuduğum haberlerden aklıma tweet’ler geliyordu. “Dışarıda olsam, şöyle bir tweet patlatırdım” diyordum. Kısa karakterle derdimi güzel anlatabiliyorum ben. Ama haliyle bir kırgınlık oldu tabii...