Dün başlayan Fatih Akın röportajı bugün de devam ediyor.
Gelen tepkilere bakıyorum da her şeyde olduğu gibi bu meselede
de bir bölünme söz konusu. Ya göklere çıkarılıyor, övgülere
boğuluyor ya da ihanetle suçlanıyor, bir kaşık suda boğulmaya
çalışılıyor. Oysa filmi görmedik bile. Cuma günü vizyona giriyor.
Röportajı okuyun, filmi izleyin, siz karar verin...
Fotoğraf: Muhsin AKGÜN
- Senin de kaderin bu; sürekli “Türk müsün, Alman mısın?” diye
soruyorlar. Ya Türk olduğunu iddia ediyorlar, yere göğe
koyamıyorlar ya da Alman olduğunu iddia ediyorlar, Türk
düşmanlığıyla suçluyorlar...
Evet ama açıkçası en fazla Türkiye’de oluyor bu. Amerika’da
olmuyor, Yunanistan’da olmuyor. Dünyanın başka hiçbir yerinde
olmuyor...
- Almanya’da böyle bir sorun yok mu yani?
Hayır yok. “Türk müsün, Alman mısın?” diye soran da yok. Sadece
Türkiye’de...
- Sen ne zaman arada kalmış gibi hissetmekten kurtuldun?
95’ten beri böyle bir duygu yaşamıyorum. Kısa metrajlara
başladığımdan beri o mesele kapandı benim için.
- “Altın Küre’nin 75 yıllık tarihinde ödül alan ilk Türk” diye
yazılıp çizilmesi sende nasıl hisler uyandırıyor?
Yani ne diyeyim. Gülümsüyorum. Yabancılık yaratmıyor. Hoşuma bile
gidiyor.
- Türkiye seninle, “Türk yönetmen... Bizim insanımız... Bizim
topraklardan çıkan bir yönetmen!” diye gurur duyuyor. Peki bu
aslında ne kadar gerçeği yansıtıyor...