Her soruya cevap veriyor, gözünü bile kaçırmıyor, yan yollara
sapmıyor, açık sözlü…
Samimiyetine inandım. Kendini korumuyor. Bir süzgeci de yok.
Kalbinden geçeni direkt söylüyor.
Beni duygulandırdı anlattıkları.
Ben de Levent Gültekin’in anlattığı gibi bir Türkiye hayal ediyorum!
Size tuhaf gelebilir ama onu dinlerken bazı yerlerde gözlerim doldu, hatta ağladım.
Biz iyice kafayı yedik ülkece. Hepimiz, bu ülkeyle de kafayı yedik. Ülkemizi seviyoruz ama sürekli birbirimizi yiyoruz. Güzel anlatıyor Gültekin, ‘biz’ olabilmenin formüllerini söylüyor. Ona kulak versek…
Bu röportaj, Salı da devam edecek. Hep bu kadar açık sözlü ve cesur konuşabilen insanlar bulamıyorum…
Fotoğraflar: Emre YUNUSOĞLU
Sizi nasıl oldu da, hâlâ içeri almadılar?
- Herkesin merak ettiği soru! Cevabını ben de bilmiyorum. Sebebi şu olabilir: Ben konuşmalarımda doğrudan hedef alan, hakaret eden ya da düşmanlaştırıcı bir dil kullanmıyorum. Tahmin ediyorum ki, beni düşman gibi de görmüyorlar. “Bizim mahalleden çıkmış, itiraz eden biri” diyorlar. Nelerden vazgeçtiğimi, nelere itiraz ettiğimi biliyorlar. Bulunduğum makamları niçin terk ettiğimi, neden onlardan ayrıldığımı hepsi biliyor.
Yine de korkmuyor musunuz? Sizin kadar cesur konuşabilen pek kimse
kalmadı…
- Hepimiz insanız, korkarız. Ben de zaman zaman korkuyorum. Ama
korkuya teslim olmamak gerekiyor. Bunun için çaba sarf ediyorum.
Teslim olursak, insanlıktan çıkarız.
Korumanız filan var mı?