İnsan aklını yitirir.
Öyle büyük, öyle derin bir acı.
O anlatırken, siz nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz, sonunda onunla tekrar göz göze gelip, kendinizi tutamayıp, ağlıyorsunuz.
Bana öyle oldu.
Allah, kimseyi evladıyla sınamasın.
Nihal Olçok’un durumu ise daha zor.
O hain gecede 15 Temmuz’da, hem eşi Erol Olçak’ı hem de 17 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip’i kaybetti.
Onları şehit verdi.
O kadar insanın yüreğine oturan şeyler anlatıyor ki…
“Şu tarafa baksam Olçak, onunla benim en genç yaşlarımdan itibaren başlayan ömürlük maceram. Sevmem, sevilmem, düşmem, kalkmam, her şeyi onunla yapmam… Bu tarafa baksam, sevgili oğlum, en genç yaşta, dünyaya getirip, büyüttüğüm, canımdan can, tenimden ten Abdüşüm… 15 Temmuz öyle gece ki, ikisini birden benden aldı! Sanırım beni de onlarla birlikte vurdular. Beni de onlarla birlikte gömdüler. İkisinin arasına. Hem de ayakta. Fark bu. Ben aynı toprağın koynunda, ikisinin arasında, ayakta gömülüyüm, sadece başım dışarıda…”
Bunları anlatan Nihal Olçok, zeki, açık sözlü, lafını esirgemeyen, kimseye müdanası olmayan, samimi ve bilgili bir kadın.
Duygularını da güzel ifade ediyor…
Ama yaşadıkları çok ağır.
Önümüzdeki yılların ve geride kalan iki pırlanta çocuğunun biraz olsun acısı hafifletmesi dileğiyle…