Alya karşıma dikilmiş... "Beş yıl daha burada kalamaz mıyız" diyor.
Neeeeeee? Beş yıl daha mı?
Dalga mı geçiyorsun sen bizimle... Buraya gelmemek için her şeyi
yapan sen değil miydin? Ortalığı ayağa kaldıran, kıyamet
koparan...
“Siz beni yanlış anladınız! Ben Hollywood’a gitmek istiyorum,
Bollywood’a değil” diye ukalalık eden...
“Ölsem gelmem”...
“O kadar aşıyı olamam”...
“Duş alırken tifo olmayayım diye ağzımı kapatamam”...
“Her sabah şişe suyuyla dişlerimi fırçalayamam”...
“O pislikte ve bitmez tükenmez korna sesinde yaşayamam”...
Diyen babam mıydı?
Şimdi ne değişti de, burada yaşamak istiyorsun?
BAŞKA BİR RUHANİ HAL
“Evet hepsi bendim!” diyor küçük ergen, saçlarını geriye
atarak...Sonra gözlerimin içine içine bakıyor.
“Ama onlar Hindistan’ı ve Bombay’ı tanımadan önceydi! Anne, burada
başka bir ruhani hal var!”
Hoppalaaaaaaa...
Büyük numaracı bu!
“Hadi Alya, yeme beni” diyorum, “Çok da umurundaydı Hindistan’ın
ruhani hali. Sen okulunu sevdin ve bir sürü arkadaş edindin!”
“Evet” diyor durumu kabullenerek, “Okulu aşırı sevdim! Sen biliyor
musun ki, 2016’da, dünyadaki bütün uluslararası okullar arasında en
ilham verici okul seçildi”.