Kadın müthiş.
Kadın harika. Hem akıllı hem tatlı. Ve çok yaratıcı.
Arı gibi de çalışkan.
Her hafta 120 sayfa senaryo yazıyor. Her hafta bir kitap yani!
Milyonların izlediği neredeyse bütün dizilerde hep onun imzası var.
Sayayım da bir görün...
Yaprak Dökümü, Aşk Yeniden, Dudaktan Kalbe, Aşk-ı Memnu, Samanyolu,
Menekşe ile Halil, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Kuzey Güney, Medcezir,
Kurt Seyit ve Şura, Bu Şehir Arkadan Gelecek... Bunları Melek
Gençoğlu’yla birlikte yazdı.
Yaklaşık 6 senedir de (Medcezir ile Kurt Seyit ve Şura’nın başından
beri) yalnız çalışıyor. Şu anda de Cesur ve Güzel’i yazıyor. Evet
anladınız, huzurlarınızda senaryoları gibi, hikâyeleri gibi kendisi
de sahici olan Ece Yörenç...
Bence bir erkek ne kadar kıskançsa, o kadar güvensizdir
Sen nesin? İnsanüstü bir varlık mısın! Nasıl oluyor da her hafta
90 sayfalık bir senaryo yazıyorsun?
- 120...
Aman Allahım, bu neredeyse her hafta bir kitap demek! Nasıl bir
delilik bu?
- Haklısın! Zırdelilik. Ama tabii böyle başlamadı. Önceleri 45
sayfaydı. Giderek arttı. Bir de şimdi tek başıma yazıyorum.
(Gülüyor) Ama sıcağıyla acımıyor! O anda acıyı hissetmiyorsun yani.
Sonradan çıkıyor yorgunluğu. Bir de dört günde bitirmek zorundayım
ki, ekip de ona göre hazırlansın...
Nasıl yapıyorsun?
- Hikâyeyi oluştururken ara duraklar kuruyorum. Sonra 13 bölüm için
olaylar yaratıyorum kendi kafamda...
O olaylar nereden geliyor aklına?�
- Kafam sürekli yazdığım senaryoyla meşgul olduğu için, o an başka
bir şey yapıyor olsam da beynimdeki alt işlemciler hep çalışıyor.
İnsanlarla konuşurken bile senaryo yazıyorum aslında, diyalog
yazıyorum. Hep hikâyenin içindeyim. Bazen arkadaşlarım konuşurken,
“Hop bizimle misin? Gözlerin yine balık gibi bakmaya başladı”
diyor. Öyle bir iş benimki, bütün hayatımı kapsıyor. İlham diye bir
şey de yok, masaya oturduğun zaman yazıp bitireceksin!