Karşındakini küçümseyerek değil, tam tersine, gözünde büyüterek...
Ben zaten onu meydanlarda sevmiştim. Ama karşımda kanlı canlı görünce daha çok sevdim. Diriliğini, ataklığını, zekâsını, gülümsemesini, gençliğini, muzipliğini, hazırcevaplığını, samimiyetini, cesaretini, açık sözlülüğünü... Benim için gelecek, Muharrem İnce! Böyle insanlar, böyle siyasetçiler seviyorum. Açık, şeffaf... Gözlerinden bulutlar geçmiyor. ‘Poker surat’ değil. “Ne dedi şimdi?” demiyorsun. Kafan karışmıyor. Gizlisi saklısı yok. “Şunu sorsam mı?” diye korkmuyorsun. Saygı sınırında her şeyi sorabilirsin. Karşında bir ‘insan’ duruyor. Duygularıyla, zaaflarıyla bir insan. Özür diliyor, “Hata yaptım” diyor, yenilince rakibini tebrik ediyor. Açık, apaçık. Üstelik eleştiriye de açık! Biz alışık değiliz böyle birine. Beni çok umutlandırdı. Bence Muharrem İnce uzun yol koşucusu, öyle olması dileğiyle. Güç diliyorum, kolaylıklar diliyorum ona. Galiba beni en çok, “O âşık olmadıysa ben n’apim!” lafıyla yakaladı. Mizah duygusu da güçlü, güldürdü beni. Huzurlarınızdan ayrılmadan şunu da itiraf etmek istiyorum: Onda şeytan tüyü var. Gerçekten öyle. Çok sempatik ve insanı feci etkileyen bir karizması var. Sevmemeye olanak yok, etkilenmemeye de... Bu kadar kısa zamanda bu kadar çok oy almasının sebebi de bu, hepimizi bir şekilde yakaladı. Valla ne diyeyim, siyaseti hiç bırakmaması dileğiyle...
Seçimi kaybettiniz ama bu seçimin ‘kazananlarından’ biri oldunuz, insanların gönlünde taht kurdunuz. Samimisiniz, sahicisiniz ve çok şeffafsınız. Bu özellikleriniz, bir siyasetçi olarak başınıza bela olmuyor mu?
- Başlangıçta evet. İlk anda yanlış anlaşılıyorum. Çünkü pek alışkın olunmayan bir durum bu. Ama uzun vadede kazanıyorum. Ben hep olduğum gibi olmaya çalışıyorum. Şiir okuyan Muharrem İnce. Öfkelenen Muharrem İnce. Ağlayan Muharrem İnce. Gülen Muharrem İnce. İnsan Muharrem İnce...
Şiir demişken, şiirlerinizin de ‘tutkulu’ yerlerinin altı çizildi, etrafta dolaştı. Rahatsız etmedi mi?
- Hiç problem değil. Onları ben yazdım, arkasındayım. Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Öfkem yapamadıklarıma...