Epeydir bu kadar şaşırdığım bir iş olmamıştı.
Tolga Çevik ben oldu ama ne ben oldu!
Tırnaklarımın French ojesine kadar...
Üstelik bacakları da poposu da benden daha güzel! Maslak’taki
stüdyoya gittiğimde bütün hazırlıklar tamamdı. Fikir, Selma
Semiz’den çıktı, Suzan Kardeş de makyajda bütün ustalığını
konuşturdu. Tolga Çevik’e diyecek bir şey bulamıyorum, gözlem
gücüne, çabasına, emeğine, profesyonelliğine hayran oldum. “Zor
muydu ben olmak?” dedim. “Yoo eğlenceliydi” dedi ve devam etti:
“Gülünce gözlerin kısılıyor, makyajı öyle yaptık. Biraz dişleksin,
ön tavşan dişlerinin etkisini verebilmek için ilave diş taktım.
Fotoğraf çektirirkenki pozlarını hafızama kaydettim, genellikle
iriliğini saklamak için konuğunun arkasına gizleniyorsun,
deklanşöre basılırken de gülme efekti yapıyorsun. Hem kadınsı hem
erkeksi bir enerjin var. Giydiğin belli başlı şeyleri de topladık.
Deri ceket, bluejean, topuklu bot gibi. Sonra da senin ikizin
olarak yanına dikildim...” Bu yıkılan fotoğraflar için Cem Talu’ya
teşekkürler... Herkese mutlu yıllar dilerim.
Eddie Murphy, ‘Çatlak Profesör’de sekiz ayrı karakteri canlandırdı
diye kıyamet koptu. Sen aynı reklam filminde 30 farklı karakteri
canlandırdın. Bu nasıl bir şey?
- Güzel ve eğlenceli bir şey! Hele benim gibi tip
yapmayı seven adamlar için bulunmaz bir fırsat. Üstelik her şey
dört gün içinde oldu bitti.
Yorulmadın mı?
- Tabii ki yoruluyoruz, bütün ekip yoruluyor. Manyak bir tempoyla
çalışıyoruz. Ama güzel bir şey çıkacağını bilince, o yorgunluğu çok
da dert
etmiyor insan.
Sadece fizik değişimi de değil seninki, çok daha ötesi.
N’apıyorsun? İnsanların ruhuna mı giriyorsun?
- Benimki bir hastalık! 40 senedir sokakta kimi görsem,
mimiklerini, jestlerini, beden hareketlerini kafamda bir yere
yazıyorum. Bilinçli bir şekilde olmasa da yapıyorum. O tiplemeleri
canlandırırken, bazen cepten bir jest, bir mimik çıkarıp, “Şuna
şöyle bir şey ekleyeyim!” diyorum.
Peki herkesin ‘hopi’si nasıl oluyorsun? Tıpkısının aynısı...
- O da gözlem. Gülüşünü, gözünü kısışını, dudak hareketini, bir
jestini kapıveriyorsun. O anda o oluyorsun. Canlandırdığım
tiplerden birinin yanağında gamze vardı, bende yok ama kim tutar
beni gamzesini bile canlandırdım.
Bir de sen bütün bunlar sanki çok kolay yapılabilirmiş gibi bir
hava
içindesin...
- E çünkü eğleniyorum. İş gibi yapmıyorum ki. Annem seyrederken
diyor ki, “Ay çok eğlenmişsin!” “Yorulmuşundur”dan önce
“Eğlenmişsin” diyor. Bu hissin izleyene geçmesi çok önemli...