GERÇEKTEN de öyle.
Bu sadece bu yazının başlığı değil, bu ülkede hayatın gerçeği.
Neye inanıp neye inanmayacağınızı kestirebilmeniz mümkün değil.
Biliyorsunuz, Abdurrahim Boynukalın önderliğinde bir grup Hürriyet'i bastı.
Şehir eşkıyaları gibi camları, çerçeveleri indirdiler.
Hürriyet binasının güvenlik ve giriş kapısını paramparça ettiler.
Ağızlarından köpükler saçarak tehdit etmeyi de ihmal etmediler.
Her şey, siz de biliyorsunuz güvenlik güçlerinin gözünün önünde oldu.
Kılları kıpırdamadı.
Fotoğraflarla tespit edilen zanlılar ve gözaltına alınanlar anında serbest bırakıldı.
Soruşturma filan açılmadı.
Daha da fenası, olayın üzerinden 48 saat bile geçmedi ki... İkinci bir saldırı gerçekleşti.
Sonra ne oldu?
Başbakan Davutoğlu çıktı, bu saldırıları kınadı.
Biz de saf olduğumuz için sevindik!
AKP'li yöneticiler gibi düşünmeyen parti önderleri de varmış demek ki diye...
Peki sonra?
Parti kongresi yapılırken bir de ne görelim, o boynukalın, divan üyeliğine seçilmiş.
Ödüllendirilir gibi.
İki gün önce gazete saldırısı organize etmiş adam, divan heyeti üyesi yapılıyorsa ödüllendiriliyordur, bu da başka türlü yorumlanamaz.
Başka türlü yorumlayacak biri varsa, açıklamasını bekliyorum.
AKP'li abileri, resmen sırtını sıvazladılar!