Sizi bilmem ama benim tüylerim diken diken oldu.
Ağladım da...
Haluk Levent’in ‘İzmir Marşı’ klibinden söz ediyorum.
Ortalığı ayağa kaldıran, milyonların izlediği klip.
O marş, yani İzmir Marşı, bir ‘anahtar’ gibi...
Birdenbire, Kurtuluş Savaşı’nın kapısını açıveriyor insana...
O müthiş süreç, insanın gözünde canlanıveriyor.
Bugün özgür yaşıyorsak, o olağanüstü mücadele sayesinde olduğunu
bir kere daha kavrıyoruz.
Mustafa Kemal ve
arkadaşlarını saygıyla,
minnetle anıyoruz.
Haluk Levent’e son günlerin en çok konuşulan klibini sordum...
‘Evet’çilerin ya da ‘hayır’cıların değil herkesin klibi
Fotoğraflar: Emre Yunusoğlu
İzmir Marşı klibiyle kalpleri fethettin. İzlenme rekorları kırdın,
kırıyorsun...
- Teşekkür ederim. Beğenilmesi hoşuma gidiyor, ben de severek
yaptım çünkü. Kalpten...
Bu klibin öyküsü ne?
- Marşın içindeki şiir, 20 senedir konserlerimde okuduğum şiir.
Biraz daha uzundur. Yöresel bütün renkleri barındırır içinde. “Kürt
Ahmet’ten, Laz Ayhan’dan, Boşnak Cemil’den selam olsun...” der. Ben
hep Çanakkale Türküsü içinde okuyordum, bu sefer İzmir Marşı içinde
okumak istedim...
Özel bir sebebi var mı?
- Valla içimden geldi. Bir de çok sevdiğim bir marş İzmir Marşı. Yine konserlerime gelenler bilir, eskiden beri söylerim. Son dönemlerde, çok acı ki neredeyse sesi kısılan bir marş oldu, bu da benim sinirime dokunuyordu. Neden sesi kısılıyor? “Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa!” dendiği için mi? Tabii ki böyle diyeceğiz. Bu ülkenin kurucusu o! Ama işler öyle bir hale geldi ki, neredeyse Mustafa Kemal’in adından bile rahatsız olunuyor. E bu da çok üzücü. Ben de kendi kendime, “Daha önce Çanakkale Türküsü’nün içine koyduğun şiiri, İzmir Marşı’nın içine koy, bi de güzel orkestra toparla!” dedim. Çok içimden gelerek, çok heyecan duyarak yaptım...