DOÇENT Dr. Şafak Nakajima beni yakaladı.
Önce “Endişesiz İlaçsız” kitabıyla, hayata ve insan denilen varlığa
bakışıyla, bütüncül tıp anlayışıyla...
Ve sonra tabii kişiliğiyle...
Bazen insanların yazdıklarını seversiniz, kişiliğinizi sevmezsiniz, ben onun kişiliğini de sevdim.
İlginç bir yaşam öyküsü var, dünyanın pek çok yerinde yaşamış bir hekim o. Ama klasik anlamda bildiğimiz hekimlik onu kesmemiş, daha da derinleşmiş, kitabının önsözünde bütüncül tıbba yönelişinin öyküsünü anlatıyor.
Çok kapsamlı bir tıp deneyimine sahip.
Japonya’da bulunmuş, eğitimler almış, orada âşık da olmuş, eşi Japon, sonra uzun bir Kanada dönemi var.
Enteresan bir kişilik.
Kitabı da öyle.
Nakajima, modern tıbbın tanı ve tedavi yöntemlerinden yararlanmakla birlikte, bilimsel dayanağı olan doğal tedavi yöntemlerine de başvuruyor. Ve aslında çağımızın en büyük hastalığı endişeyi deşiyor, çözümler anlatıyor. Denk gelirse kitabını okuyun derim...
Siz, “Çağımızın en büyük hastalığı endişe!” diyorsunuz ve ilaçsız
çözümler öneriyorsunuz...
Aynen öyle!
Hadi o zaman, ben de soruyorum. Stres nedir?
Başa çıkmakta zorlanılan durum demektir ve yaşamın kaçınılmaz bir
unsurudur...
Niye kaçınılmaz?
Çünkü tüm canlıların besin zincirinin bir parçası olduğu, kaynaklar
için kıyasıya yarıştığı bir dünyada, hayatta kalmak stressiz
olamaz! Mümkün değil bu! Ama stresli durumlarla karşılaşan insanda,
stresin kaygı ve depresyona ilerlemesini belirleyen üç unsur
var...
Nedir onlar?
Birincisi, strese yol açan faktörün düzeyi. İkincisi stresle başa
çıkmamızı sağlayan iç kaynaklarımız. Duygusal bilincimiz, öz
değerimiz, merakımız, cesaretimiz, sabrımız, kararlılığımız,
metanetimiz, şükran duygumuz vs. Üçüncüsü de dış kaynaklarımız.
Ailemizin, dostlarımızın varlığı, yeterli ekonomik imkânlar ve
sosyal güvenceler gibi faktörler. Bunların hepsi stres karşısında
bizi dayanıklı kılar...
Bu üçü arasında, kısa sürede değiştirebileceğimiz unsur
hangisi?
İç kaynaklarımız. Stresin düzeyini ve dış kaynakları lehimize
çeviremesek de duygusal bilinç, öz değer, kararlılık, şükran
duygusu ve metanet gibi alanlarda kendimizi geliştirebiliriz. Bu da
bizim, stres ve onun yol açtığı endişe ve depresyonla başa
çıkmamızı çok büyük ölçüde kolaylaştırır...
Bunları yapabilmenin bazı yollarını kitapta anlatmışsınız. Gevşemek, doğru nefes almak, zihnimizde olumlu imgeler canlandırmak, bilinçli farkındalık, Morita terapisi ve Naikan ruhsal gelişim yöntemleri gibi... İyi de Uzakdoğu kültürü bizim kültürümüze yabancı değil mi?