Ayşe Arman Hürriyet Gazetesi

Hayat sandığınızdan kısa yarın hiç olmayabilir

DOÇENT Dr. Şafak Nakajima beni yakaladı. Önce “Endişesiz İlaçsız” kitabıyla, hayata ve insan denilen varlığa bakışıyla, bütüncül tıp anlayışıyla... Ve sonra tabii...

07 Aralık 2016 | 576 okunma


DOÇENT Dr. Şafak Nakajima beni yakaladı.
Önce “Endişesiz İlaçsız” kitabıyla, hayata ve insan denilen varlığa bakışıyla, bütüncül tıp anlayışıyla...

Ve sonra tabii kişiliğiyle...

Bazen insanların yazdıklarını seversiniz, kişiliğinizi sevmezsiniz, ben onun kişiliğini de sevdim.

İlginç bir yaşam öyküsü var, dünyanın pek çok yerinde yaşamış bir hekim o. Ama klasik anlamda bildiğimiz hekimlik onu kesmemiş, daha da derinleşmiş, kitabının önsözünde bütüncül tıbba yönelişinin öyküsünü anlatıyor.

Çok kapsamlı bir tıp deneyimine sahip.

Japonya’da bulunmuş, eğitimler almış, orada âşık da olmuş, eşi Japon, sonra uzun bir Kanada dönemi var.

Enteresan bir kişilik.

Kitabı da öyle.

Nakajima, modern tıbbın tanı ve tedavi yöntemlerinden yararlanmakla birlikte, bilimsel dayanağı olan doğal tedavi yöntemlerine de başvuruyor. Ve aslında çağımızın en büyük hastalığı endişeyi deşiyor, çözümler anlatıyor. Denk gelirse kitabını okuyun derim...


Siz, “Çağımızın en büyük hastalığı endişe!” diyorsunuz ve ilaçsız çözümler öneriyorsunuz...
Aynen öyle!

Hadi o zaman, ben de soruyorum. Stres nedir?
Başa çıkmakta zorlanılan durum demektir ve yaşamın kaçınılmaz bir unsurudur...

Niye kaçınılmaz?
Çünkü tüm canlıların besin zincirinin bir parçası olduğu, kaynaklar için kıyasıya yarıştığı bir dünyada, hayatta kalmak stressiz olamaz! Mümkün değil bu! Ama stresli durumlarla karşılaşan insanda, stresin kaygı ve depresyona ilerlemesini belirleyen üç unsur var...

Nedir onlar?
Birincisi, strese yol açan faktörün düzeyi. İkincisi stresle başa çıkmamızı sağlayan iç kaynaklarımız. Duygusal bilincimiz, öz değerimiz, merakımız, cesaretimiz, sabrımız, kararlılığımız, metanetimiz, şükran duygumuz vs. Üçüncüsü de dış kaynaklarımız. Ailemizin, dostlarımızın varlığı, yeterli ekonomik imkânlar ve sosyal güvenceler gibi faktörler. Bunların hepsi stres karşısında bizi dayanıklı kılar...

Bu üçü arasında, kısa sürede değiştirebileceğimiz unsur hangisi?
İç kaynaklarımız. Stresin düzeyini ve dış kaynakları lehimize çeviremesek de duygusal bilinç, öz değer, kararlılık, şükran duygusu ve metanet gibi alanlarda kendimizi geliştirebiliriz. Bu da bizim, stres ve onun yol açtığı endişe ve depresyonla başa çıkmamızı çok büyük ölçüde kolaylaştırır...

Bunları yapabilmenin bazı yollarını kitapta anlatmışsınız. Gevşemek, doğru nefes almak, zihnimizde olumlu imgeler canlandırmak, bilinçli farkındalık, Morita terapisi ve Naikan ruhsal gelişim yöntemleri gibi... İyi de Uzakdoğu kültürü bizim kültürümüze yabancı değil mi?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne kadar kaçarsak kaçalım bir gün kendimizi annemize benzerken buluruz! 15 Eylül 2019 | 697 Okunma Bugün vizyona giren ‘Kız Kardeşler’ filminin yönetmeni Emin Alper: Erkekler, kadınları dizginleyemediklerini anladıkları noktada onları öldürüyorlar! 13 Eylül 2019 | 242 Okunma Hepimize örnek olsun 12 Eylül 2019 | 351 Okunma Yazıklar olsun! Masum bir can daha gitti 11 Eylül 2019 | 176 Okunma Rap’çiler susmadılar! 10 Eylül 2019 | 508 Okunma