Yurda hoş gelmedim!
Okuduğum bütün haberler zehirli sarmaşık gibi...
Zehir akıyor hepsinden.
Kötülük, zalimlik, acizlik, zavallılık, ezilen, sömürülen, acı
çeken insanlar.
Kazalar. Belalar. Şiddet. Tecavüz. Ölümler. Çocuklar. Kadınlar.
Günahsız, suçsuz insanlar.
Felaket üstüne felaket.
Bitmez bir acı. Elem. Mutsuzluk. Kaos. Karmaşa.
Şaka gibi.
İyiydi aslında moralim.
Ama haberleri okudukça çöktükçe çöktüm.
İnternette açtığım bütün haber siteleri kâbus gibi.
Birinci şık:
1- Ya prim yapan bu, bütün olumsuz haberleri alıp oraya dayamak. O
zaman işini iyi yapmış oluyorsun. İnsanları perişan hissettirerek,
“Vah vah, bak ne acıklı durumdalar, biz yine iyiyiz, şükredelim
halimize!” dedirterek...
Ya da ikinci şık...
2- Zaten iyi bir şey olmuyor ülkede! Olan bu. Biz cehennemi
yaşıyoruz. Onlar da olanı, yani bunu dayıyor önümüze.
Ama her türlü iç karartıcı. Okudukça nefesi kesiliyor insanın.
Zaten Türkiye’nin de dünyanın da çivisi çıktı.
Nasıl iyi uyandım ki ben? Nasıl moralim iyi olabilir ki bu
şartlarda? Olamaz! Olmamalı! Mutlu olmam için vicdansız olmam
gerekir!
Zaten George Michael da öldü.
Gencecik adam, gençliğimizle gidiverdi.
Oysa yeni bir yıla giriyoruz, umutlu olmak istiyoruz, etrafımızda
iyilik, güzellik görmek istiyoruz.
Ama zor.
En azından Türkiye’de bu dönem zor.
İyilik gibi, mutsuzluk da bulaşıyor.
Bana hemen bulaştı.
İSTEYEN İSTEDİĞİNİ KUTLASIN!