Bu röportajı, 'Dünyanın En Güzel Kokusu' filmin çekildiği muhteşem manzaralı çatı katında yaptık, Cihangir'de.
Ben filmi çok sevdim, o yüzden çatı katına girince bir tuhaf oldum, yanlışlıkla filmin bir sahnesine dalmışım gibi hissettim.
Tuba Ünsal insanı çarpan bir kadın.
Öyle böyle değil, harbi güzel.
Ve akıllı.
Ve ultra doğal.
Hürriyet
Makyaj filan hak getire.
İhtiyacı da yok zaten.
Doğallığın, kendi gibi olmanın özellikle altını çiziyor.
Filmde de öyle.
Zaten diyaloglar, mekan, ilişki, ilişkinin akışı son derece gerçek. İnsan sahte bir dünyayla karşı karşıyayım hissine kapılmıyor.
Filmde de, izleyenler şu soruyla karşı karşıya kalıyor:
İnsan, yakın arkadaşından çocuk yapabilir mi?
Sizi Tuba Ünsal’la baş başa bırakıyorum…
Hürriyet
Yeni filmin ‘Dünyanın En Güzel Kkokusu’ vizyonagirdi. Ne hissediyorsun?
- Ölüyorum heyecandan! Uzun süredir bu kadar büyük bir tutkuyla çalıştığım bir iş olmamıştı. Umarım izleyenler de sever…
Çok sıkı bir oyunculuk sergiliyorsun. Kendi performansından memnun musun?
- Teşekkür ederim, evet, hem de çok. Elimden geleni yapmaya çalıştım. Hem kamera önünde hem arkasında oldukça mesai harcadım. Aynı zamanda filmin yapımcılarından biriyim.
Sen bu filmin hikâyesini nasıl buldun?
- Ben hikâyeye vuruldum! Zaten kabul etmemin sebebi de bu. Hikâye bana geldiğinde elimde başka bir senaryo vardı, üstelik ünlü ödüllü bir yönetmenin işiydi. Birini seçmem lazımdı. Bu filmi seçtim. Tanınmayan genç bir yönetmendi Uğur Yağcıoğlu ama senaryo o kadar hoşuma gitti ki, “Varım!” dedim. Film bittiğinde Ömer Faruk’un deyişiyle, çamurun arasında bir altın gibi parlıyordu, Endemol ve Böcek yapım o altını keşfetti.
Sence günümüz İstanbul’unu ve ilişkileri yansıtıyor mu?
- Kesinlikle! Filmdeki iki karakter de sanki aramızda yaşıyor. Her şey gerçek. Diyaloglar da, kullandıkları jargon da. Oysa dizilerde ve sinemada izlediklerimiz abartılı. İnsan gerçek hayatta öyle havalı cümleler kurmuyor. Ya da uyandığın yüzünde öyle makyaj olmuyor. İşte bu filmde, her şey gerçek hayattaki gibi. Sinemada realizm gibi bir şey. Samimiyetten uzaklaştıran hiçbir şey yok. Neredeyse makyaj bile yok…