O kadar tatlı ki...
O kadar kendisi gibi, o kadar sahici ki...
Anında “Öznur Teyze” demeye başlıyorsunuz.
Öyle çünkü o: Öznur Teyze.
“Öznur Hanım” uygun düşmez yani, durumu ve onunla kurduğunuz
sıcaklığı anlatmaya yetmez.
Can Dündar’ın böyle şahane bir annesi olduğunu bilseydim, yemin
ederim çoktan kapısına dayanmıştım!
Kendine yeten güçlü bir kadın
Evvelsi gün, kalktım onu ziyarete gittim.
52 gündür daha hakkında dava bile açılmadığı halde içeride olan bir
gazetecinin annesinin duygularını öğrenmek istedim.Onu tanımak
istedim.
Ankara’da tek başına yaşıyor. Memur emeklisi.
* * *
Hani o eskilerin müthiş Ankaralıları vardır ya, onlardan... Bir
kere cumhuriyet kadını, bilgili, kültürlü, cesur, lafını
esirgemiyor, okuyor, her şeyi takip ediyor, müthiş gururlu, onurlu
ve her şart altında kuyruğu dik tutuyor.
Üç bloklu bir sitede, çok ışıklı bir apartman dairesinde yaşıyor.
Mütevazı bir hayatı var.
Eşi Ali Rıza Bey’i, beş yıl önce kaybetmiş.
Ama kendine yeten, çok güçlü bir kadın.
Oğlumun sesi olmak istiyorum
Oldum olası, gülünce gözleri çizgi haline gelen insanları
severim.
Öznur Teyze onlardan. Çok da güzel gülüyor.
Sevindiği zaman, gözleri çocuksu bir coşkuyla parlıyor ve gözler
kayboluveriyor, içinizden “Allah Allah, bu kadın mı 75 yaşında”
diyorsunuz, öyle tatlı, öyle doğal ki... Ama aynı zamanda o
gözlerden hiçbir şey kaçmıyor.
Bir şey yutturmak mümkün değil yani Öznur Teyze’ye!
* * *
Doğal bir radarı var. Beni sevmese, asla o eve almazdı mesela.
Açıkça da söyledi, “Ben anneyim, oğlumun sesi olmak istiyorum. Ama
seni de seviyorum, o yüzden kabul ettim. Başkası olsa hayır
derdim.”
Bu kadar da net.
Müthiş bir komşuluk dayanışması