Ayşe Arman Hürriyet Gazetesi

Ölüm en büyük öğretmendir

Bugün, büyük ustanın birinci ölüm yıldönümü.Bir Yaşar Kemal geldi geçti bu dünyadan. Gerçi “Geçti” diyemeyeceğim çünkü Yaşar Kemal bu ülkenin mayasına, harcına...

28 Şubat 2016 | 775 okunma

Bugün, büyük ustanın birinci ölüm yıldönümü.
Bir Yaşar Kemal geldi geçti bu dünyadan. Gerçi “Geçti” diyemeyeceğim çünkü Yaşar Kemal bu ülkenin mayasına, harcına, toprağına, akarsuyuna karışmış durumda. Zülfü Livaneli’nin dediği gibi, “O, kimliğimizin bir parçası artık!” Birkaç kuşağı etkilemiş olan kitapları, gençler tarafından da okunuyor, okunacak. Livaneli, 40 yıllık dostunun ardından bence çok etkileyici bir kitap yazdı: ‘Gözüyle Kartal Avlayan Yazar’. Sadece Çukurovalı büyük ustayı ve edebiyatı değil, hayatı ve sahici bir dostluğu da anlatıyor. Mutlaka okuyun…
Hürriyet

Müthiş bir kitap bu... Türkiye adına teşekkür ederiz. Hepimize Yaşar Kemal’in ne kadar büyük olduğunu bir kere daha gösteriyorsunuz! Bu kitabı yazmaya ne zaman karar verdiniz?
- Aslında böyle bir kitap yazmaya niyetim yoktu ama okurlardan çok istek geldi. Altı ay kadar önce yazmaya başladım.

Birlikte çok şey yaşadınız... 40 yıl boyunca neredeyse her gün, edebiyatı ve hayatı konuştuğunuz bir dostunuz, sırdaşınızdı. Bu muhteşem Çukurovalının sizi en çok etkileyen özellikleri neydi?
- Coşkusu, neşesi, dost canlılığı, edebiyata duyduğu büyük tutku, insanın onurlu bir yaratık olduğuna inanması ve hemen herkese geçen enerjisi. Jack London, “Herkesin içinde bir yaşam mayası kabarır ama bazılarında daha fazla kabarır” der. Yaşar Kemal’deki yaşam mayası da işte öyle kabına sığamayıp, taşan bir mayaydı. Alıp sürüklerdi herkesi. Kişiliği de yapıtı kadar büyüktü desem, abartmış olmam...

En çok neyi özlüyorsunuz?
- Günlük sohbetlerimizi, fıkralarımızı, birlikte yaşadığımız olayları karikatürize ederek anlattığım zaman attığı kahkahaları, “Kurban olim bi daha anlat!’’ diye çocuk gibi ellerini çırpmasını, türkü söylememizi, yediğimiz her balığı “Öffff müthiş bir şey, hayatımda böyle bir şey yemedim!’’ diye övmesini, gördüğümüz her ağaca hayranlıkla bakıp ‘’Şuna bak. Hayatımda bu kadar güzel ağaç görmedim!’’ demesini, ertesi gün fikrini değiştirip ‘’Canım, pek de bir şeye benzemiyor’’ diye söylenmesini, Abidin Dino’nun, Güzincik Ana’nın (Güzin Dino) yanında çocuklaşmasını, bu ülkeye, bu halka duyduğu sarsılmaz inancı... Hangi birini sayayım?

Kitabın adı neden ‘Gözüyle Kartal Avlayan Yazar’?
- Her yazar, ucuz roman taktiklerine başvurmaktan kurtulup, Matisse’in son dönem çizimlerindeki gibi bir çocuk safiyetine ulaşmak ister. Aslında bütün sanat dalları için geçerli bu. İyi bir piyanist, tekniğini geliştirdikten sonra, artık tekniği düşünmeyip, yüreğiyle çalarsa virtüoz olur. Tolstoy, ‘Savaş ve Barış’taki ünlü av sahnesinde çok güzel anlatır bunu. Türkü söyleyen köylünün, ‘müzik yapmak’ diye bir kaygısı olmadığı için salt yürek olarak söylediğini, bu yüzden de ulaşılmaz olduğunu anlatır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ne kadar kaçarsak kaçalım bir gün kendimizi annemize benzerken buluruz! 15 Eylül 2019 | 697 Okunma Bugün vizyona giren ‘Kız Kardeşler’ filminin yönetmeni Emin Alper: Erkekler, kadınları dizginleyemediklerini anladıkları noktada onları öldürüyorlar! 13 Eylül 2019 | 242 Okunma Hepimize örnek olsun 12 Eylül 2019 | 351 Okunma Yazıklar olsun! Masum bir can daha gitti 11 Eylül 2019 | 176 Okunma Rap’çiler susmadılar! 10 Eylül 2019 | 508 Okunma