EVET biliyoruz, turizm iyi değil.
Hatta kötü.
Hatta can çekişiyor.
Bir sürü tatil beldesi boş.
Oteller kapanıyor.
İnsanlar tedirgin, kimsenin hali yok, moraller bozuk.
Yabancı turist de gelmiyor.
Olsun.
Düzelir.
Ben umutluyum.
Bahar geldi ya, daha da olumlu ve umutlu oldum ben!!!
Biz neleri aştık milletçe, bu zor günler de geçer.
Ne zamandır sizinle paylaşmak istediğim büyülü, şahane bir köy vardı.
Kısmet bugüneymiş.
Mustafa Seven’le birlikte gitmiştik, bu güzel fotoğrafları o çekti...
Demin fotoğraflara bakarken burnuma lavanta kokuları geldi, o köyü sizinle paylaşmak istedim, sizi de oraya davet etmek istedim.
Gidin o köye...
“Lavanta Kokulu Köy”e...
Huriye ablayı bulun, benden selam söyleyin.
O lavanta tarlalarında gezin, mis gibi lavanta kokusunu içinize çekin...
Pişman olmazsınız!
YAŞANACAK YER BURASIDIR!
Bir köy düşünün ki, lavanta cenneti.
Hâkim renk mor ve eflatun. Romantik, çok romantik. Uçsuz bucaksız lavanta tarlaları.
Kutu gibi kerpiç evler. Kapıları, pencereleri mora boyanmış. Bütün kapılar açık. Kilitleme âdeti yok. 250 kişi yaşıyor. Herkes birbirini tanıyor, biliyor.
Tertemiz. Ve missss gibi kokuyor.
Burası, “Lavanta Kokulu Köy”.
Tam 45 yıldır lavanta yetiştiriliyor.