İÇİM çekilmiş gibi.
Canım sıkkın.
Feci mutsuzum.
Oysa gün, ne şahane başlamıştı...
Yeni yıl da...
Umut doluydum, bir sürü yapmak istediğim şey vardı.
Çalışmak, yaratıcı olmak, yeni fikirler, yeni işler üretmek
istiyordum.
Hayata bağlılık hepimizi devam ettiren şey.
O duygu bizi canlı ve diri kılan.
Neşemizi, coşkumuzu, bir şeyler üretme istediğimizi kaybetmememiz
gerekiyor.
Ama işte Sultanahmet’teki patlama ve onlarca masum insanın, sadece
oradan geçiyor oldukları için öldüklerini bilmek...
Birden her şeyi anlamsız kılıyor.
Ve bu artık kaçıncı...
Patlamayı duyup görüntüleri izlemeye başlayınca, içinden suyu
çekilmiş buruşuk salatalık gibi oldum.
Tadım tuzum gitti.
Enerjim de.
Biraz önce gençtim, yaşlı oldum.
Yerimden kalkmak istemedim, hiçbir şey yapmak istemedim.
Tam da bu işte hedeflenen!
Korku salmak ve hepimizi hayattan zevk alamaz hale getirmek.
Kısmen de başarıyorlar.
Herhangi birimiz orada olabilirdik.
Çocuklarımız da olabilirdi.
Bu kadar mı pamuk ipliğine bağlı hayatlarımız bu ülkede?
Artık öyle...
Yazık ölen o insanlara, hayatını pisipisine kaybedenlere, onların
ailelerine, sevenlerine...