Dikkat! Hazal Yılmaz, kendi ayakları üzerinde duran kadınların kitabını yazdı: ‘Anlam Arama’
Uzun zamandır sosyal medyadan
takip ediyorum onu. Heyecanla. Kalbimin atışını hızlandıran
satırları, fotoğrafları, paylaşımları var. Sosyal medya genellikle
yüzeysel ama Hazal Yılmaz öyle değil, çok derin. Ve dijtal
platformda kısa edebi metinler yazıyor. Önce blogger’dı, sonra
kendi sitesini kurdu, derken ‘Çok Gezenler Kulübü’nü... Türkiye’yi
‘yerlisi gibi gezme’ kavramıyla tanıştırdı. Kendisi de 40’a yakın
ülkeyi gezdi, bir kısmında yaşadı. Şimdi de ‘Anlam Arama’ diye bir
kitap çıkardı. Çarpılıyorsunuz okurken. Hiç süslemeden, laf
kalabalığı yapmadan, uzatmadan, hamaset tuzağına düşmeden yazıyor.
En yıkıcı, en çatışmalı hisleri bile, usul usul, dingin bir sesle
dışa vuruyor. Hem kendisi gibi hem de birçok kişi birden oluyor. O
yazılardaki yalınlık, edebi tat, keskinlik, modernlik... Ben
inanıyorum ki zamanın edebiyatı. ‘Anlam Arama’yı okuyun, bu genç
kadını tanıyın, pişman olmayacaksınız.
FOTOĞRAFLAR: DİLAN
BOZYEL
* Anlam Arama’ diye bir kitap yazdın, ortalığı birbirine kattın. Başlıyorum sormaya... Sen kimsin, nesin?
- En zor soruyla başladın! Kendimi yaşımla, eğitimimle, işimle, yaşadığım yerle tanımlayamıyorum. Bunlar benim için hayatın değişkenleri. Ben meraklı, sabırsız, sarkastik, heyecanlıyım. Kafamın içinde sürekli çalışan bir makine var. Sabit fikirliliğe, ayrımcılığa, aşağılamaya, eşitsizliğe sert tepkiler veriyorum. Çok erken kalkıyorum, günü kaçırma endişem var. Beni nereye bıraksan orada yaşarım, çünkü ‘yuva’nın bir duygu olduğunu düşünüyorum, evine aldığın kanepe değil. Çıplak ayakla dolaşmayı, dünyaya dokunmayı seviyorum. Gözünün içi parlayan insanlarla, peşime takılan köpeklerle, tüylerimi diken diken eden hatta ağlatan müziklerle mutlu oluyorum.
‘Anlam Arama’ #anlamarayanlar için
◊ Mesleğini söylesen seni bu kadar tanıyamazdım. Yazdıkların, bu yaşadığımız sıkışmışlık içinde, temiz hava gibi geldi...
- Sansürsüz, ayıpsız, çekincesiz yazmaya çalışıyorum. Lise yıllarında kitaplar üzerinden bir oyun döndürürdük. Biri kitabı okumaya başlar, ona dokunan yerlerin altını çizer, kendi notlarını ekleyip başka birine verir, üç-dört kişiden geçtikten sonra kitap sahibine bambaşka bir sanat eseri gibi dönerdi. Ben istiyorum ki yazdıklarım insanlarda içini dökme içgüdüsü yaratsın. Kitap, üzerine alınmış notlarla, çizgilerle, başka birine, ya da daha da çok insana ulaşması için sosyal medyaya düşsün. #anlamarayanlar diye bir hashtag yapalım mesela.