EŞ durumunun üzerine atladım...
Ve Mumbai-İstanbul arası yaşamaya başladım.
Bu yeni tecrübe bana şunu öğretti:
Sevgilin nereye, sen oraya!
Hayatta bundan daha önemli hiçbir şey yok.
Çocuğunu da kapıp, sevdiğin adamın peşinden gideceksin...
Budur!
Esas önemlisi sevgilidir ve tabii çekirdek ailedir.
En azından benim için öyle.
Oh be, kendimize geldik!
2369 NO’LU DAİRE
Yuvayı dişi kuş olarak ben yaptım.
Önceleri otelin içinde, küçük bir dairede yaşıyorduk, şimdi büyük bir yere geçtik, parti bile verebilirim!
Otel de benim gibi bir manyağa alıştı, “İsterseniz halıları söküp parke yapabiliriz!” demeye başladılar. O kıvama geldiler yani, getirdim...
İnanmayacaksınız ama burada, Mumbai’de, mermerci dolaştım. Damarı en iyi ve en ucuz mermeri buldum, oteldeki yemek masasının ve komodinlerin üzerine kestirdim. Birden o ruhsuz otel odası havası geçiverdi, şahane oldu, evimiz sımsıcak oldu!
Koltuklara da yüz yaptırdım.
Komik ama öyle...
Otelin perdeleri de çok ağırdı, onları da bir güzel söktüm, Türkiye’den yeni perde getirdim.
Evimize dev bitkiler koydum.
Buradan bambular aldım, sallanan sandalyeler, raflar, kanepeler...
Bir ucuz, bir ucuz...
Ohhhh şahane bir yaz evimiz oldu...
Otel bile inanamadı...
Birbirlerine gösteriyorlar, “2369 nasıl oldu, gördünüz mü?” diye...
HİNDİSTAN MUHTARI
Beklerim...
Zaten yolu Mumbai’ye düşen arıyor beni.
Hoşuma gidiyor, bu gidişle Hindistan muhtarı olacağım sonunda ben!
Fotoğrafçı arkadaşlarım da buraya gelmeye talip. E, çünkü renkli ve çılgın bir ülke.
Hayretlere gark oluyorsunuz.
Emre Yunusoğlu geldi, hatta bu cumartesi ilaveye, “72 saatte Mumbai”yi yazdım. Bu hafta sonu da Emre’yle birlikte Varenasi’ye gidiyoruz.
Kutsal şehir.