TUHAF zamanlarda yaşıyoruz. Her şey bir acayip. “Gerçek” kayboldu. Kaygan zeminlerde kaydı gitti. Öldü, gerçeği gömdük, Allah rahmet eylesin. Her şey yalan dolan artık.
Samimiyetsizlik denizlerinde boğulacağız. Yaşayıp gidiyoruz ama tüm bunların farkında olarak. Fena yani. Belirsizliklerin hâkim olduğu zamanlar. Çok acı var. Çok acımasızlık var. İnsanlık sınıfta kaldı falan filan... Ne anlatıyorum... Aslında siz de her şeyi biliyorsunuz... Bilmediğiniz bir şey var ama... Bir film, adı “Misafir.”
Bir kadın yönetmen çekti: Andaç Haznedaroğlu.
Suriyeli göçmenler üzerine inanılmaz bir film. Mutlaka, mutlaka, mutlaka izlemeniz gerekiyor. Olan biten kadınların ve çocukların gözünden anlatılıyor. “Gerçek” diye buna derim işte! Müthiş bir iş çıkarmış. Zaten film pek çok ödül kazandı. Dublin ve Montreal’de “En İyi Film”, “En İyi Aktris” ödüllerini aldı. Bizde ödül alan filmler entelektüel bulunur, gidilmez. Kim izleyecek Suriyeli göçmenleri filan yapmayın. Gidin. Ağır bir film değil. Kıpırdamadan izleyeceksiniz. Hem ağlayacak hem güleceksiniz. Kesinlikle pişman olmayacaksınız. Gram ajitasyon yok. 10 numara iş. Avuçlarım patlayıncaya kadar alkışlıyorum Andaç’ı...
- Bayıldım ben “Misafir”e. Siz de izleyince bizim gibi ağlıyor musunuz?
İtiraf ediyorum, çekerken de izlerken de her aşamasında çok ağladım. “Bir film izledim hayatım değişti” denir ya, “Bir film çektim hayatım değişti...”