O, Gülcan Özer.
Psikiyatr.
Ama bana daha çok...
Başını omuzuna dayayabileceğin, dert anlatabileceğin ve bir sürü konuda fikir alabileceğin bir dost gibi geliyor.
Bana verdiği enerji bu. İnsanlarla eşit ilişki kuruyor.
Bilgi satmıyor. Sizinle konuşuyor, konuştuklarından da yaşanmışlık, dinlemişlik ve tecrübe akıyor...
Pek çok şey öğreniyorsunuz.
Şimdi de içinde bulunduğumuz travmatik durumu konuşmak istedim.
Kapısını çaldım...
Bir travma yaşadığımız kesin... Nasıl bir travma bu?
-Önce şu konuda anlaşalım: Bu coğrafya, travmayla, evvel ezel tanışıktır. Kaderi, kederlerle dolup taşmıştır. Alışıktır. Belki de efsunludur. Coşar taşar ve unutur. Hayat devam eder... Bizim ezberimiz budur. Amaaaaa hayat gerçekten devam ediyorken, travma, çok da tanıdığımız bir mesele değildi. Ne var ki bir yılı aşkın bir süredir, istikrarlı bir şekilde her yerde, bombaların patlaması, güvenlik hissimizi darmaduman etti! Üstelik bu, sürekli kendini tekrarlayan bir travma. Umulmadık bir anda, yaşamsal güvenliği hedef alıyor ve hayatları söndürüyor.