Osmanlı’dan günümüze doğru baktığımda cemaatler açısından en zor dönemin Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki yasakların ve 28 Şubat sürecinin olduğunu düşünürdüm; ta ki bugüne kadar…
Bugün anlıyorum ki, o dönemler aslında cemaatlerin altın yıllarıymış.
Hep siyasi erk tarafından bitirilme korkusu yaşayan cemaatlerin bir gün kendi kendilerini bitirecekleri kimin aklına gelebilirdi ki?
90’lı yıllarda Gülen grubu hariç (kendilerini diğer cemaatlerden üstün gördükleri için devlet erkânının dışında kimselerle ilişki kurmazlardı) cemaatler insanların dini sohbet yapmak için bir araya geldiği topluluklardı.
Zor imkânlarla Kur’an Kursu açıp çocuk, genç ve yaşlı insanlara dini bilgileri öğretmek için gayret gösteren temiz insanlardı. Cemaatlerin o dönemlerde ortak sorunu devletin kendilerini rahat bırakmamasıydı. Tek dertleri de “din”di…
Ne tecavüz haberleri duyardık, ne de cemaatler arası kavgalara şahit olurduk. Mütevazılık önemliydi, özellikle de ilim sahipleri için.