Geçtiğimiz hafta SP ve MHP arasında yaşanan “saldırı” veya “afiş kavgası” olarak adlandırılan tatsız olaylar yaşandı.
Olayın Ramazan ayında yaşanmasından ziyade yaşanmış olması vahim. Gelişmeleri medya yoluyla takip ediyorum. Kimin suçlu kimin suçsuz olduğunun MOBESE görüntülerinin ardından açığa kavuşacağını umut ediyorum. Peşin hükümlü olmamak adına olayla ilgili yorum yapmayacağım.
Lâkin olayların ardından MHP Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ'un yapmış olduğu açıklamaya değinmeden geçemeyeceğim. İlgili açıklamada yer alan sözler şu şekilde:
"İçinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayında Saadet isimli küçük ve önemsiz parti mensupları partimizin afişlerini indirmişler. Bu durumu gören, yoldan tesadüfen geçmekte olan ülküdaşlarımız ancak grup başta sopa tekme ve yumruklarla cevap vermiş. Karşılık alınca silaha sarılmış ve arkadaşlarımıza ateş etmişlerdir. Ülküdaşlarımız da meşru müdafaa haklarını kullanmıştır."
Baştuğ’un bu açıklaması, insanı haklı dahi olsa haksız duruma düşürecek bir açıklamadır. Velev ki, Saadet Partililer suçlu ve ülküdaşlarınınız da meşru müdafaa hakkını kulandı. Bu durum size, muhataplarınızı kamuoyu önünde “küçük ve önemsiz” olarak görme hakkı verir mi? Ki saldırı esnasında ülküdaşlarınız tarafından söylendiği iddia edilen “Biz sizi HDP’li zannettik.” sözleri işin başka boyutu…
MHP’li siyasetçilere ne oldu bilmiyorum? Aynı MHP ile bizler Refah Partisi döneminde ittifak yaptık, birlikte mitingler düzenledik. Ne böyle bir hoyratlık ne böyle ukalalık gördük. Bugünleri gördükten sonra Alparslan Türkeş’i rahmet ve minnetle anıyorum.
Kendinize dev aynasında bakma halinizi bir kenara bırakın lütfen. Adeta Genel Başkanınız da dâhil olmak üzere; kendinizde insanları fişleme, muhalefet eden gazetecileri hedef alma, yaftalama hakkı görüyorsunuz.