Yılmaz Özdil’in, Almanya Hükümeti’nin bugününü sorgulayan Achtung başlıklı köşe yazısını şaşkınlıkla okudum.
Kendisi zeki bir adamdır ayrıca nezaket sahibidir de. Bir okuru olarak bu kadar eksik ve hatalı bilgileri paylaşmasına gönlüm razı olmadı. Araştırdım, soruşturdum ve neyin ne olduğunu öğrendim.
Özdil, Alman istihbaratını eleştirdiği yazısında geçmişte “Kara Ses” olarak tanınan Cemalettin Kaplan’ı bağrına bastığını, Kaplan’ın Gülen’le birlikte Osman Bektaş’tan medresede eğitimi alması sebebiyle Nurcu olduğunu ve yine Kaplan’ın, MSP’den milletvekili adayı olması sebebiyle de Erbakan Hoca ile ilişkisi olduğunu yazarak Kaplan’ı, Almanya’ya Erbakan Hoca’nın gönderdiğini iddia etti.
Özet olarak; Kaplan, FETÖ ve Erbakan Hoca’yı bir kare içine alarak topunu birden Almanya’nın güdümünde olan ve Türkiye aleyhine hareket eden organize bir kuruluş ilan etti.
Ben Milli Görüş Hareketi’nin içinde yöneticilik görevlerinde bulunmuş biriyim. Özellikle 90’lı yıllarda Cemalettin Kaplan’ın, bizi siyaset yaptığımız için küfür içinde olduğumuzu iddia eden konuşmalarını çok iyi hatırlıyorum.
Özdil’in yazısındaki iddialar Erbakan Hoca’ya, Milli Görüş Hareketi’ne haksızlıktır. Bu yazıyı yazmak da benim gönül borcumdur. Zira ne Fethullah Gülen ne de Cemalettin Kaplan, Erbakan Hoca’yı desteklememiş, aksine onun siyasi hayatının bitmesi için ellerinden geleni yapmışlardır.