Hiç anlamlandıramadığım şeylerden biridir; kişilerin veya kurumların, toplum nezdinde olmak istedikleri konumun aksine davranmaları.
Kariyer sahibi olmaya gösterdiğimiz özeni itibar sahibi olmaya özen gösteremiyoruz. Halbuki kariyer iniş çıkışı kabul eder ama itibar etmez.
Mesela, Diyanet’in Adnan Oktar’la girdiği diyalog. Mesela, ortada envai çeşit şeytanlıklar varken yapılan açıklamalar.
İslam dünyasının içinde olduğu durum ortada iken bu tarz söylemlerle gündeme gelmek neden? Neden yetkililer Diyanet’in itibarını korumak için özen göstermiyor?
Lamı cimi yok, bugün Diyanet İşleri Başkanlığı “en güvenilir kurumlar” arasına dahi giremiyorsa dönüp bir kendini sorgulaması ve acilen bir şeyler yapması gerekiyor.
Adnan Oktar’a gelince, geçmiş zamanda halk arasında çok konuşulan iddiayı artık ciddi ciddi düşünmeye başladım. Komplo teorisi olarak değerlendirdiğim bu iddia şöyleydi: “Bugün televizyonlarda izlediğimiz Adnan Oktar’ın geçmişteki Adnan Oktar’la bir ilgisinin olmadığı.”
Zira haklı olarak kimsenin aklı almadı. Nasıl oluyor da Bilim Araştırma Vakfı’nın kurucusu olan ve "Yahudilik ve Masonluk" adlı kitabıyla Yahudilerden büyük tepki alan bir adam, bugün Müslümanları zıvanadan çıkaran işler yapıyor? Aradan geçen zamanda Oktar, dini kimliğini değiştirmiş olsa tamam ama aynı kimlikle bugün kültürümüzü ve dinimizi aşağılıyor olmasının mantığı yok.