Bu arada Kudüs konuşmasında dikkatimi çeken bir husus Trump’un beden dili oldu. Trump’u sessiz izlediğiniz zaman asla dünyayı ayağa kaldıracak bir meseleyi konuştuğunu anlamak çok zor.
Baş hafif sağa eğik, gözler kısık, el hareketleri naif, dudaklar adeta “öpücem seni” edasında, tuhaf kıvırmalar vs.
Bu hususu beden dili uzmanlarına bırakıyor ve yapacakları değerlendirmeyi merakla bekliyorum.
Kudüs’ün, Filistinli Müslümanların ve tüm dünya Müslümanlarının Trump için bir şey ifade ettiğini zannetmiyorum.
Bizim yanlışımız, Amerika veya İsrail’de olan/olacak olan yönetim değişikliklerinden medet ummak. Dünya barışının onlar için bir anlamı olduğuna inanmak.
Dünyada plan kurucular var ve her şey onların istediği gibi oluyor. Planlarını bozmak isteyenleri hizaya nasıl getireceklerini de çok iyi biliyorlar. İsimler üzerinden değil hedefleri üzerinden ülke yönetiyorlar. Dış politikalarını iç politikadaki muhalefetin dışında tutmayı başarabiliyorlar.