Çok iyi hatırlıyorum, ben çocukken herkes evinin kapısının önünü süpürürdü. Herkesin merdiven boşluğunda veya balkonunda büyük çöp kovaları olurdu, haftada bir gün geçerdi çöp kamyonu çünkü.
Buna rağmen sokaklarımız temizdi.
Aradan yıllar geçti modernleştik (!). Kimse kapısının önünü süpürmüyor artık, çöpçüler süpürüyor, günde iki kere çöp kamyonu geçiyor sokaklardan.
Buna rağmen sokaklarımız temiz değil.
Artan hizmetlere karşılık ortaya çıkan tablo bir şeylerin yanlış gittiğinin işaretidir. Ve ne üzücüdür ki, imandan gelen temizlik anlayışına rağmen bugün gayrimüslim dediğimiz Avrupa, Müslüman ülkelerden daha temizdir.
Kamusal alanlar, ortak kullanım alanlarımız olmasına rağmen sorumluluğunu üstlenmeyerek bencillik yapıyoruz ve çocuklarımıza kötü örnek oluyoruz maalesef.
Geçenlerde caddede bir delikanlı elinde yediği yiyeceğin kâğıdını yere atınca dayanamadım, “Bak şurada çöp kutusu var, neden yere atıyorsun?” diye sordum. Bana, “Vergimi veriyorum, belediye toplasın.” cevabını verdi.
Şahit olduğum bu ve benzeri olaylar beni gelecek adına çok endişelendiriyor açıkçası. Bu şekilde davranmalarının tek sebebi aileleridir. Çocuklar saygıyı, çevre duyarlılığını ebeveynlerinden öğrenirler çünkü.
…….
Bugün size iki güzel insan tanıtacağım. Yaptıkları iş “ideal meslek” grubunda değil fakat onlar o işi yapmasa hiç birimiz günlük yaşantımızı devam ettiremeyiz. Ne eğitim, ne sağlık, ne ibadethaneler işlevlerini yürütebilir. Onlar bizim gizli kahramanlarımız.
Bestami Semerci ve Çetin Ayal. İkisi de, İstanbul’un Bayrampaşa
ilçesinde çöpçülük yapıyorlar.
Bestami Bey; 36 yaşında, Hataylı, 3 çocuk babası bir adam. Beş yıldır çöpçülük işinde çalışıyor. ‘89 yılında Bayrampaşa’ya yerleşmiş. İstanbul’a geldiğinde birçok işte çalışmış, nihayetinde evine yakın olması sebebiyle bu işe başlamış.