Terör olaylarının artmasıyla birlikte sıkıntılı günler yaşayan Karadeniz insanı, fındık fiyatlarının açıklanmasıyla birlikte ekonomik anlamda da ciddi sıkıntıya girdi. Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Fakıbaba’nın üreticilere “TMO’yu beklemelerini” tavsiye etmesine rağmen şehirlerine dönmek zorunda olanlar fındıklarını düşük fiyata satmak zorunda kaldı. TMO’ya fındığını bu yılın en iyi rakamından veren de oldu, randımanı düşük gerekçesiyle eli boş dönen de.
TMO’nun fındığa verdiği rakam 9-9,5 TL. Üreticinin maliyetini karşılamayan bu rakam için önümüzdeki yıl için ne gibi tedbirler alındı bunun bir açıklamasının yapılması gerekli.
Fındık şokunu atlatamadan yaylalarda yapılan evlerin yıkımı gündeme geldi. Yaylalarda son zamanlarda artan düzensiz yapılaşma hem yöre halkı hem de yaylaları görmeye gelen vatandaşları rahatsız edecek boyutta. Buna kimsenin itirazı yok, kanunsuz yapılaşma elbette cezalandırılsın. Lâkin bu yapılaşmaya göz yuman yetkililer niye cezalandırılmıyor?
Yaylalardaki evler bir günde yapılmadı sonuçta. Ben İstanbul’da yaşıyor olmama rağmen geçtiğimiz yıl “Yaylalarda ev yapmak serbest artık, siz de ev yeri açtırın.” haberini duydum da yetkililer duymadı mı? Neden zamanında müdahale edilmedi? Neden faturayı sadece vatandaş ödüyor?
Ayrıca yaylaları çirkinleştiren sadece evler değil. Yaylalar turistlerden, çadırlardan, lokantalardan, çöpten geçilmiyor. Bu kadar çok turisti Karadeniz’e yönlendirmek ne kadar mantıklı? Orantısız bir durum söz konusu, hâliyle bu da tepkilere neden oluyor.
Takip ettiğim kadarıyla Uzungöl gibi Karadeniz’de turizme açılması düşünülen birkaç yayla daha var. Şahsen karşıyım… Lâkin karşı olduğum bir husus da, hükümetin turizmi öncelediği kadar köylülerin sorunlarını öncelememesi.