Bu olayın belgeseli 2005 yılında; filmi de 2015 yılında çekildi. Bir sinema şaheseri değil elbette. Ancak halkla teması zayıf olan bir liderin halkın içinden birisi gibi gösterilmesine ilişkin çok iyi taktikler veriyor. Siyaset biliminin de iletişim biliminin de kesiştiği noktaları çok iyi ortaya seriyor. Filmi iki yıl önce izlemiştim. Ancak CHP’nin seçim kampanyasını ve İmamoğlu’nu izlerken sürekli filmi hatırlatan sahnelerle karşılaşıyorum. Elbette her kampanyada illa ki bir kurgu vardır, olması gerekir. Ancak endişem bu sahnede her şeyin kurgudan ibaret olması.
HALK MÜSLÜMANLIĞI İLE KAVGA/BARIŞ MÜMKÜN MÜ?
CHP’nin dindar halkla barışma meselesi, içerdiği tarih, ideoloji ve yaşam biçimi itibariyle pek zor görünüyor.
Bir iki Yunus şiiri, Mevlânâ divanı bu geçmişi kolay kolay silemez.
Din ile alakalı her şeyin irtica şeklinde tasvir edildiği, tenkit edildiği bir tarih ve bunun beraberinde gelişen tahammülsüzlük, küçümseme, yok sayma ortamı bir müddet sütre gerisindeydi, yeniden gün yüzüne çıktı. Sosyal medyaya dökülen mesajlar bu bakışı çok iyi ortaya koyuyor.