Birleşmiş Milletler İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, “İdlib, on yıllardır gördüğümüz en büyük insani felaket olabilir. 21. yüzyıldaki en büyük felaket olduğuna zaten şüphe yok” dedi. Şam yönetiminin “İdlib’de kontrolü sağlama konusunda son derece kararlı” olduğunun altını çizen Lowcock, bu durumun “endişe verici” olduğunu söyledi.
Aslında okuyup geçtiğimiz bu haberin arka planında neler oluyor. Ne oldu da Rusya Amerika, İran ve hatta Çin ardı ardına açıklamalar yapıyor. Düğümün ortasında da Türkiye hedef gösteriliyor. Doğrusu bir bilene sordum ve edindiğim bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.
İdlib Türkiye için birçok noktada büyük önem taşıyor. Bir tür eşik. Bu eşiğin aşılmasıyla bölgede çok şey değişebilir. Türkiye’nin bölgeye ilişkin uyarıları aşağıdaki noktalar dikkate alındığında daha iyi anlaşılabilir.
Her şeyden önce buradaki gelişmeler bir insani felakete dönüşmek üzere. Türkiye bu konuda olabildiğince herkesi, özellikle de BM’yi harekete geçirmeye çalışıyor.
BM rakamlarına göre İdlib’in nüfusu 3. 5 milyon. Türkiye sınırı boyunca kampların olduğu Atme bölgesinde ise 1 milyondan fazla insan yaşıyor. Bir sene önce burasının nüfusu 850 bin civarındaydı. Doğu Guta ve Hama saldırılarının ardından gelen göç ile bir milyona ulaştı. İdlib’e yapılan her türlü saldırı bu bölgedeki insanların sınır kapısına dayanmasına sebep olacak. Kritik ve dar bir alana sıkışmış insanların gelebileceği son nokta Türkiye kapısı. Bu insanların kapılara yığılması halinde bizim sivil kuruluşların bunu karşılayabilmesi çok zor.
Türkiye böyle bir olasılığa karşı insani bir kriz durumunda Afrin’in Cinderes bölgesine iç göçü yönlendirmeyi planlıyor. Ancak orada da bir takım sorunlar çıkabilir. İçeride uyuyan silahlı hücreler çatışma ortamını canlandırabilir. Türkiye’nin çatışmasız çözüm için uğraşmasının önemli sebeplerinden bir diğeri de bu.