Kanuni “Tuhaf Adam” dediği Turgut Reis’e hiç gücenmez ve “Turgut ne derse onu yapınız” diyerek, bu büyük denizciye verdiği kıymeti herkese gösterirmiş. Buna delil olarak da Rüstem Paşa’nın entrikalarına rağmen Cezayir Beylerbeyliği’ni Turgut Reis’e vermesi gösterilir. Turgut Reis ayrıca Barbaros Hayreddin Paşa’dan sonra hakkında en çok roman yazılan Türk olmuş.
Cezayir sokaklarında ise bugün Turgut Reis’in ismini birçok yerde görüyorsunuz. Fransızların 140 yıl süren; Osmanlıyı, Müslümanlıklarını ve kimliklerini kazırcasına yaptıkları tüm baskılara rağmen Cezayirliler Oruç Reis’i, Turgut Reis’i ve Türkleri muhabbetle anıyorlar. Bu büyük denizcilerin mirasını Türklere muhabbet olarak yaşatan Cezayirlileri ve Sayın Erdoğan’a gösterilen sevgiyi görünce Turgut Reis’i kısaca yazmak istedim.
‘Dragut’ ya da Turgut, Avrupa donanmalarının kâbusuydu. Hristiyanlara yaptıkları saldırılar nedeniyle Reis’i dragon (ejderha) ile özdeşleştirerek Dragut dendiği söylenir. Halikarnas Balıkçısı, yazdığı kitaplarda onun hikâyesini çok güzel anlatır.
“Bodrum’da bir köyde çoban Veli’nin oğlu olarak dünyaya gelen Turgut’u hiçbir engel denizlerden uzak tutamamıştır. Bir yolunu bularak korsanların arasına katılmış, kısa sürede de kaptan olmuştur. Turgut Reis, Ege kıyılarında Türklere ve Müslümanlara sıkıntılar yaratan düşmana karşı savaşmaktadır. Yavuz Sultan Selim’in korsanlığı yasaklaması nedeniyle Oruç Reis’in yanına gitmekte çareyi bulmuş, daha sonra Oruç ve Hızır kardeşlerle İspanya, Venedik ve St. Jean Şovalyelerine karşı savaşmıştır. Endülüs’teki Müslümanları kurtarmak ve onlara zulmeden İspanyolları cezalandırmak Turgut’un en önemli faaliyetleri arasındadır. Turgut Reis cesur, mert ve yüreği iyilik dolu bir korsandır. Denizlerde Müslümanların ve Türklerin en büyük yardımcısı; Avrupalıların korkulu rüyasıdır. Turgut Reis, samimi Müslümandır. Ege’nin köylerinde çeşmeler, sarnıçlar, çocuklar doğruları yanlışlardan ayırsın diye okul, medrese ve mescitler de yapmaktadır.
Oruç Reis onun için “Ben bu yaşıma kadar geldim fakat şimdiye kadar denizde tilkinin zekâsını, aslanın cesaretiyle bu kadar iyi karıştıran bir denizciyi göremedim” diyerek Turgut Reis’e olan hayranlığını dile getirmiştir.
Avrupalıların gemilerinde kirliliğe bağlı olarak hastalıklar görülürken Turgut Reis’in gemileri tertemizdir. Çünkü Müslümanlar temizliğe önem verdikleri ve ibadet yeri olarak kullandıkları için Türk gemilerinde bu sorunlara asla rastlanmamaktadır. Turgut Reis ve tayfaları, İslâmiyet’in şartlarını da yerine getirirler. Bunların başlıcaları temizliğe dikkat etmek, namaz kılmak ve Kur’ân okumaktır. Turgut Reis, Cezayir’de çok sevilmektedir. Esir düştüğü zaman Kuzey Afrika kıyılarını yas sarmıştır” (Halikarnas Balıkçısı, 1980: 284).